7 Eylül 2007 Cuma

Antalya

Bi suredir Antalya'ya yerlesme planlari yapar olduk Can'la alpim odasinda saga sola done done uyurken. Bu Antalya isi birden cikmasa da, is artik onumuze dusen firstati degerlendirip karar verme asamasina gelince beni korku sardi biraz biraz. Biz tasi taragi toparlayip kendimizi New York'a atmadan epey once, Istanbul'u birakip guneye yerlesme hayalimizi bir plana donusturebilir miyiz umidiyle Antalya'ya fizibilite calismalarina gitmisligin otesinde hic gormedigim, sehir olarak koca bloklari genis caddeleri ve bani o caddelerden birinde son surat kovalayan feci sekilde asabi bir horozu ile cok da icimin isinmadigi bir sehir. Bir taraftan alpimin gelecegi icin Istanbulun mu Antalyanin mi daha iyi olacagi kaygilari. Bizim Canla kendi bahcemizde sarabimizi yudumlayip sedirlerine yayilacagimiz ve tatilden tatile hasret gidermektense icinde yasayabilecegimiz/ yaslanabilecegimiz bir evin dusleri. Bahcesinde beyaz narin govdeleriyle salinan portakal agaclarinin aklimi fikrimi celen hayali.

Yatip kalkip dusunuyorum, aklim fikrim Antalya-Istanbul hattinda gelip gidip duruyor. Ben kaygilanmaya baslayip icim urperdikce, kulagima portakal agaclarinin koyu yesil zarif yapraklarinin ruzgara karsi hisir hisir sesleri caliniyor, icim cekiliyor.