28 Temmuz 2007 Cumartesi

Uyku

Geceleri uyuyamiyorum. Aple karyolasinda yatmasi konusunda verdigim goz yasartici mucadeleden degil. Gece muharebelerimizden arta kalan zamanlarda da, bir suredir STFA bloklarina dadanip Ocean 11' daki ekibi aratmiyacak hunerleriyle bazi gecede 4 bazen 2 ev soyan hirsizlari dusunmekten. 13 katli bloklarin yangin merdivenlerinin disindan balkonlara tirmanip 9. kata kadar hirsizlik girisimlerini basariyla tamamlayan bu ekip isi o kadar ilerlettiki, merdivenlerin disina guvenlik sebebiyle gecirilen jiletli tellerden tirmanip bazi balkonlarda konaklayip koruya nazir meyve yiyerek aksam sefasi yapiyorlar. Sira bizim eve ne zaman gelecek diye her gece yataginda done done tikirtilari dinleyen ev sahipleriyle dalga gecer gibi.

Zihni sinir projelerini aratmayacak askim tehlike karsisinda bos durmayip onlem olarak, kisitli butceli aileler icin tasarladigi alarm sistemini aktive etti. Balkonlardan iceri giren hirsizlar kapiyi acar acmaz devreye girecek olan bu sistem ters donmus bir su bidonu ve ustune ilistirilen bir bardaktan olusmakta.



Kapi acilipta zar zor dengede durmakta olan bu sistem devrilecek ve zaten paronayinin dibine vurmus yari uyanik aile reisini tilki uykusundan uyandirip hirsizi kovalamasi icin devreye sokacak. Geceleri kapinin ardina konulan bu duzenegi hirsiz da gorsun de iceride kimbilir nasil insanlarin yasadigini dusunup hic bulasmasin diye perdeler de acik birakilir. Devam ediyorsa askimi Turk mucitler yarismasina sokmak istiyorum. Cunku mutfak balkonuna kurdugu duzenek kelimelerle anlatmaya inani usendirecek kadar detayli, devreye girdiginde hirsizlara tam bir Indiana Johns tadi yasatacak incelikte.




Hirsizlara ek onlem olarak balkon kapisina not yazicaz bu aksam ' DUR DAHA BUNLAR NE KI ICERISI BUBI TUZAGI KAYNIYOR' . Boylece tuzaklardan degilse bile onlari kurup bu notu ilistiren dimalardan korkup Adams family kivamina gelmis hanemize bulasmazlar belki.

21 Temmuz 2007 Cumartesi

Anneanneyle sohbetler

Uc bes yasinda annemin eteklerinin dibinde baslayip ergenligin engebeli yollarina girene kadar suren , universite okumaya baba evinden temelli kopup Istanbula yerlesmeyle hepten ara verilen ana-kiz muhabbetlerimiz, annemle benim kendimizi bir anda Alpin emir erleri halinde bulmamizla gerisin geri basladi.



Arada; verilen onca yillik yasanmisliga ragmen muhabbet konularinin aynen biraktigimiz yerden devam etttigini fark edince sevineyim mi uzuleyim mi kestiremiyorum. Bes alti yaslarinda tekrar tekrar anlattirmaya doyamadigim teraneler, annemin bikip usanmadan cevapladigi ' anne ben nasil dogdum, babamla ilk nasil karsilastiniz, anneannemle dedem nasil tanismis, sen anneanneni gordun mu, babami gorur gormez sevdin mi' turunden ahret sorulari 32 yasimda hala balkon sefamiza cerez oluyor. Aradan gecen zamanda hikayelerdeki aciklari, birbirine uyusmayan detaylari yakalamakta ustalastigim icin annem daha sIk koseye sIkIsIyor.

Ozgurlugumu kazandigim universite yillarinda arkadaslarla sabahlara kadar king masalarinda edilen yaratici geyiklerin, final zamani girdigimiz kolektif kamplarda bos durup durup bi anda asiri yuklemeye gelince sulanan dimalarimizin urettigi ipe sapa gelmez yerlere yatiran diyaloglarin, ogrenci butcemiz elverdigince birkac yuz gram kuruyemis ve kopek oldurenle bezedigimiz masalarda sabahlattiran muhabbetlerin, ise guce karistiktan sonra tutunmak icin caba gosterdigimiz hayallerimizi cilalayip o hayallerin kirik dokuk parcalarini beraberce onardigimiz arkadas sohbetlerinin, Amerikada onca yilin ardindan gerisin geri basliyan ogrencilik yillarinda New York'un kenar kose bi Yahudi mahallesinde yapilan yerine gore cig kofteli biber dolmali kimi zaman karidesli sarapli ama hep caresizlikten mutevellit bol neseli paylasimlarin ardindan bir anda geri donulen ve balkonda anneye anlattirilan eski zaman masallari :

- 'Anne, Duzce'de deli Mucahit vardi, onlarin sulalede varmiydi baska sizofren'
- ' Ne yapican Bahaaar nerden cikardin Mucahiti simdi ?-
- ' Anne var miydi yok muydu ya cevap ver'
- ' Vardi, onlarin anneanne timarhanede olmustu, buyuk kizlari (ahsap evde ) gozunu yan odadaki delige devsirir gunboyu bizi seyrederdi, teyzeleri .........'

muhabbete gonulsuz giren annem kendini kaptirip ta Mucahitin yedi ceddinin akil sagligini bi solukta degerlendirene kadar bu mesele bizi oyalar, bu aralar yavas yavas konusmayi ogrenmeye calisan Alp te bir sure bi anneme bi bana bakip konuya hakim olmaya calistiktan sonra bizim hizimiza yetisemeyip oyuncaklarina geri doner.

Bu muhabbetler henuz balkona tasinmamisken, Alp kucagimda ben caresizce bu cocuk ne zaman rahatliyacak diye evde kivrana kivrana dort dolanirken annem kendisine gunde bes on kez yoneltilen ayni soruyu, kitaplarda hic de dogru cikmayan bir o kadar da ruhsuz olan 'uc bes vakte kadar ' ibarelerinden farkli cevaplardi hep .' Mama sandalyesi gelince'. Ona otuz kusur sene onceki hatiralariyla harmanlanan annelik tecrubesi oyle buyuruyordu cunku. Annemin dedigi cikti. Alpin bir mama sandalyesi var bir suredir yuzunu eksite eksite onune sunulan katilari didikliyor sandalyesinde. Biz de o artik bayagi rahatladigi icin balkonda eski defterleri bikip usanmadan geri aciyoruz annemle.

15 Temmuz 2007 Pazar

Gece

Iki gece once Ozgeyle Ahu surpriz gece cikartmasina geldiklerinde, ben Alpi iki kisilik koca karyolanin tam ortasinda misil misil uyurken birakip balkona sohbet etmeye uzandim. Korudan gelen her cins bebek sesine Alp mi acaba diye yuregim agzimda bes on kere kulak kesildikten bir sure sonra beklenen oldu, Alpin sesi geldi. Iceriye kosarak gidip te Alpi herzamanki gibi karyolada degil de kapkaranlik odanin zemininde bagirir halde buldum. Gerisini, Alpi oyle bulunca Canla hisettiklerimizi, iki gundur kirik plak gibi oglumuzun karyoladan ne sekilde dusmus olabilecegini neresinin acidigini, onun nasil korkmus olabilecegini kafamda durmadan kurup herseyi gerisin geri defalarca yasadigim icin, yine dusunup yazmak istemiyorum. Cok - cok - cok kotuydu.

Alpe sukurler olsun hicbirsey olmadi . En ufak bir morluk, biryerinde sislik, kirik cikik hicbirsey yok . Acili aradigimizda doktor kusmayla kasilmalar olup olmadigini sorup hayir cevabini alinca kontrole getirmeyin bile bebekler duser kolay kolay birsey olmaz meraklanmayin dedi.

Alp beklemedigi sekilde kendini yerde bulmasinin ardindan sarilip emdigi tesislerin rahatlatici etkisiyle kolayca sizdi. Biz de iki yanindan ona sarilip elini ayagini avucumuzun icine yerlestirmis halde onunla yatarken, ben olani biteni kafamda gece boyunca kurdum. Icimin yuzlerce kez cekildigi o gece Alp ne kadar karsi cikarsa ciksin onun guvenligi icin artik birlikte yatmamamiz gerektigine karar verdim icimden.

Dun gece ilk karyola denememizi gerceklestirdik. Sabahinda simdi ikimizin gozlerinden de uyku akiyor , geceyi anlatmaya gerek var mi?

Bana yine zombilik halleri farz oldu , umarim o pes edip karyolada kendi kendine uyumaya alismadan ben yorgunluktan pes edip iki kisilik karyolaya 'olsun varsin birlikte ferah ferah yatariz' diye korkuluk taktirmam.

11 Temmuz 2007 Çarşamba

Biraz sirke biraz kabartma tozu

Dogada cozulmesi hepimizin omrunden misli misli fazlasi yillar gerektiren temizlik malzemelerinin hepsini cope atip, yerine fayans kuvet ovmaktan tikali lavoba acmaya kadar her ise sirkeyle kabartma tozunu kosabilirmisiz. Bu karisim mikroplari da etkili bi sekilde olduruyormus kuvvetli asit duzeyi sayesinde. Hem doga dostu hem cok ucuz. Farkli ev isleri icin degisik olcude kullanilmasi tavsiye edilen sirke kabatma tozu karisiminlari icin merak ederseniz bkz vinegar tips.

Alpin uyutulma ve gaz islerinden tamamen anneme ve Fadimeye devrettigim ev islerini uzerime geri devraldigimda gaza gelip evdeki tum temizlik malzemeletrini cope atmasam da lavabo fayans ovmayi bi deneyecegim. Sirke kokulu bi evim olur, ben cok severim eksiyi. Hatta hasret kaldim bol limonlu salatalara, bol acili eksili kisirlar, mercimek kofteleri, yuksuk corbalari. Hic niyette cokken aserdim durduk yere sabah sabah. Eh ne diyeyim, insanin fikri nerdeyse zikri de orda olurmus.

10 Temmuz 2007 Salı

Iyi haberler - HASRET BITIYOR

Dun Alpin alerji testi yapildi. Sirtina batirilan 30 kucuk igne - aslan oglum hemen hemen hic aglamadi- 30 kucuk tupte 30 farkli alerjen. Sonuc : hepsi negatif. Uzun vadede bizim icn cok iyi bu haber cunku Alpin sorunun kalici olmayacagina dair guclu bir isaret. Kisa vadede eski tas eski hamam. Sorunu kesin alerji ama sebebi bulunamadi. Ilacinin dozu arttirildi, deneme yanilma yoluyla once benim dietimin yavas yavas genisletilmesi, kisa bir sure cok dikkatle Alpin katilara gecmesi planlandi. Ilk basta afalladim cunku 3.5 ay suren cok kati dietime yavas ta olsa acin denmesi tuylerimi diken diken ediyor. Alpin kipkirmizi gozlerle kucagimizda yine can hiras agladigi zamanlar geri gelir mi diye. Dun korka korka kibrit kutusu kadar peynir, biraz meyve iki dilim ekmek veee sade DONDURMA yedim - dondurma kisminda batti balik yan gider zihniyeti hepten agir basmaya basladiydi-. Bugun hicbirseyi yoktu Alpin.




Yine ayni seyleri yemeye bugun de devam ettim. 2 gun daha bu sekilde Alp iyi giderse bugday ve sute gercekten artik reaksiyon vermiyor demek, bu da benim uzun zamandir hayalini kurdugum davik goguslerine, cheesecake'lere, mado dondurmalara , yogurtlu yemeklere kavusmam demek. Bu Alpin biraz buyudugunde ayni tadlardan mahrum kalmayacagi - insallah en gec 2. yasgununde -kendi dogumgunu pastasini arkadaslari yerken seyretmek zorunda kalmayacagi ya da pastasiz boreksiz partisi olmayacagi demek. Bu cocuk deyince hep hayalini kurdugum zamanlarin, benim guzel yemeklerle tatlilar hazirlayip oglumu ozene bezene doyurabilecegim gunlerin yakinda olabilecegi demek.
Cok mutluyum. Dieti acaliberi Alpi sanki patlayacak bir saatli bombaymis gibi koseden izliyordum, bugun biraz rahatladim hersey normal gidince.

9 Temmuz 2007 Pazartesi

Yemek, film, gayfe,sarap vesaire vesaire....

Bana en keyif veren seyler neydi bi dusundum, Alp oncesi zamanlarda . Eskinin keyifli anlari geldi aklima bu sabah. Yemek yaptigim, Can icin ozene bezene onun Adanali damagina layik yemek tarifleri bulup pisirdigim zamanlar. Yaninda onun sectigi guzel bi sarabi denedigimiz guzel acemi sofralar . Aksaminda kanepeye Canin yanibasina uzanip internette ozenli bi gezi yapip sorup sorusturarak buldugumuz filmleri seyredislerimiz, sevdigimiz filmlerin isimlerini unutmayalim diye bilgisayarda tuttugumuz seyrettiklerimiz dosyasi . Karsilikli bi keyif kahvesi hopurdetip yaninda bi cigara tellendirmek. Haftasonu bi aksam Budapestenin en guzel nimetlerinden - irili ufakli binbir cesit kafeleriyle etnik gutnik restoranlarinda- tuhaf yemekler tadarken gelecege iliskin yaptigimiz konusmalar.


Sigarayi birakma asamasinda, ellerimizde Komacinin Istanbuldan gonderdigi kitaplarla, sokak basindaki harabe ogrenci mekani derme catma kafeye gidip , her kosesinden ne hikmettir bilinmez eskimis yirtik perde tulleri sarkitilmis yuksek tavanlarinin altinda dumanaltindan gozgozu gormezken kendimizi aheste aheste sevgili elmali nargilelerimize teslim edip haftalik hakkimizi kullanisimiz. Cuma aksamlari ofiste bilgisayari kapayip asagida Canin gelisini beklemek. Canin metro merdivenlerinden aheste aheste belirmesi. Can.



Ben canimi ozledim, onunla paylastigimiz zamanlari.

Alp oglum kendi kendine uykuya dalmayi ogren ne olur bir an once.

Lutfen.

6 Temmuz 2007 Cuma

Kesisme

Sevinin blogundaki son yazilarini gorunce belli belirsiz bir gulumseme geldi kondu yuzume. Bambaska sebeplerle ayni seyleri hissettigimiz icin. Hayat size ne sunmus olursa olsun payiniza ister istemez biraz da otuzlu yaslarin yorgunlukla karisik kirginliklari dusuyor. Iki uc gun once bi anda yazip sonra bir pismanlikla altina not dusup sonra da icim el vermedigi icin bloga koymakan vazgecip taslak halinde biraktigim yaziyi koymaya karar verdim sevinin blogunu okuyunca. Onu sIkan sey nedir bilmiyorum ama hayatta beterin beteri var . Mesela bir saat boyunca bi emzigin basini soylene soylenip cigeye cigneye, daha sirada 31 dis beklerken biz ilkini cikarmaya calisiyor olabilirdik. Cok zor zamanlar atlattik o yuzden otuzlu yaslarin sIkIntilari bize uc boy kucuk gelir.


------------------------------------------------------------------------------------------------
Dun payima dusen menuyu biraz zenginlestirmek, alistigim ozledigim eski tadlarin kiyisina yanasmak icin tum cesaretimi toplayip bir soganin binde biri bile etmeyecek iki parmak arasinda zor tutulacak kadar ufak bir parcasini tepsimin bas kosesine koyup afiyetle yedim. Aksaminda Alpte baslayan sancilar, sabahinda bol kanli yaptigi tuvalet, uyutulamayan uzun saatler, hepsinin agirligiyla nefes almak icin balkona cikip koruyu seyre daldim annem Alpi oyalarken. Koruda bebeklerini dolastiran babalardan, rengarenk bebek arabalarindan , dedelerinin elini tuta tuta mesakatli acemi yuruyuslerini yapan bebeklerden baska seyin secmedigini farkettim gozumun.

Hayatin hangi kosesine ilismisseniz gozunuz baska seyleri es gecer de ille de o koseye ait detaylari secer ya benim gozumun bana iki yudum nefes almak icin mola verdigimde ettigi oyun da buydu sabah vakti. Oysa hayat butun koseleriyle orda gozumun onunde, koruda devam ediyor. Sonra dusundum, bu koseyi gecince neler gorur gozum neleri secer diye. Cocuklarinin pesinden kosmaktan bitkin annelerle ise guce kosulmaktan yorgun babalari gordu gozum. Bir cumartesi sabahi agaclarin golgesine siginan orta yasli muhabbetleri geldi kulagima. Hayata dair dus kurmayi birakali cok olmus, kendini 'olur'un sefkatsiz ellerine birakmis tek basina yuruyen orta yas ustu insanlar, kimbilir sIkIstiklari hangi koseden cikip benim gibi nefes almaya calisan genclikle orta yas arasi baskalari. Hayata bambaska bir ictenlikle bakan, cikmak uzere olduklari yolda onlara en cok gerekli donanimlarini, guzel tatli dusleriyle henuz kirilmamis cesaretlerini ceplerine doldurmus ici icine sigmayan gencecik kizlarla erkekleri aradi gozum. Onlar da ordaydilar ama benim biraz bakinmam gerekti gozlerimin onlari secebilmesi icin.

Sonra yine dusundum hala hayal etme luksumuz var mi diye. Hafta sonlarinin calisilan sirketlere degilde olmasi gerektigi gibi bize ait oldugu zamanlari. Cocuklugumda gordugumde sevincimden yuregimi hoplatan turden kalabalik bol muhabbetli sofralarda Alpi. Uzun yollarda yapilan keyifli yolculuklari, bol yesilli mumkunse deniz kiyisinda kurulan bir hayati, o hayatin huzurlu sakin muhabbetlerini. Budapesteden donuste Antalyaya degil de eski tas eski hamam Istanbula kendimizi attigimiz icin icim acidi biraz. Ama baska yolu da yoktu, bu zor zamanlari annemin destegi olmadan atlatamazdik.

Simdi artik uc kisi olmanin sorumluluguyla hayal kurmayi birakmali mi, artik bizim icin Istanbul disinda kurulacak yasam hayallerinin hikmeti var midir diye dusundum. Cevabini bilmiyorum. Cevabini ben o kucucuk molada bana arta kalan zamanda bulamadim. Yuregimin verdigi hazir kolay cevaplari istemedi aklim.

Alp simdi misil misil uyuyor, umarim cok sonra o da kendi payina dusenleri akliyla yuregine sorup ta ikisi arasinda olani biteni toparlamaya calisirken Canla ben orda onun yaninda oluruz. Cevabimiz olur mu onun sorularina bilmiyorum, ama ona kosulsuz sartsiz sunacagimiz kendi yukunden bitkin iki yuregimiz olucak her zaman.
------------------------------------------------------------------------------------------------Cok ozledigim soganin bize ettiklerinin moral bozukluguyla yazildi yukaridakiler. Alp simdi huzurla uyurken dusundum yeniden. Hayat hep bir alternatifin oldugu surece var, hayal etmek hic bir zaman luks degil, bazen kirilip dokulenleri toparlarken hissedilen yorgunluklar gecer, sular durulur insan yasadikca yine ister hayal kurar planlar kimi olur kimi olmaz oldugunca yasanir gider adina oyle hayat denir.

3 Temmuz 2007 Salı

Sugar, honey honey





Almanyadaki torunlari Teomanin hasretiyle Alpi her gorduklerinde torunum geldii diye sevinip yanibasimiza gelen "Hasan Dedeyle Fatos Nine"nin hediyesi doldurduklari CDyle uyuyor Alp 1 haftadir. Sugaaar Honeeey Boneey diye hizla sallandikca gazi yoksa gule gule uykuya daliyor. Bizim minik aslan parcamizin taze fotolari.